Kişisel İlişkinin Kaldırılması Davası

📘 Kişisel İlişkinin Kaldırılması Davası Nedir?

Velayeti olmayan ebeveyn veya çocuğa bakmayan aile bireyleri ile çocuk arasında mahkemece düzenlenen görüşme hakkı kişisel ilişki olarak adlandırılır. Kişisel ilişki hakkı, çocuğun yüksek yararı gözetildiğinde her zaman sınırlandırılabilir veya kaldırılabilir. Örneğin, çocuğun eğitimini, sağlığını ya da huzurunu bozan bir ilişkide mahkeme TMK m.324 uyarınca kişisel ilişkiyi sonlandırabilir. Dolayısıyla kişisel ilişkinin kaldırılması davası, velayeti olmayan ebeveyn veya üçüncü kişiye tanınan görüşme hakkının, çocuğun üstün yararı için mahkeme kararıyla sona erdirilmesi istemini konu alır. Bu davada mahkeme çocuğun menfaatini ve güvenliğini esas alır; tarafların isteğinden bağımsız olarak da resen hüküm kurulabilir.

⚖ Görevli Mahkeme

Kişisel ilişkinin kaldırılması davalarında aile mahkemesi görevlidir. Yani aile mahkemesi olmayan yerlerde Asliye Hukuk Mahkemesi aile mahkemesi sıfatıyla görevlendirilir. Davayı açan kişi, ilgili aile mahkemesine başvurarak dava yoluyla talebini sunabilir.

📍 Yetkili Mahkeme

Kişisel ilişki kaldırma davasında yetkili mahkeme, TMK m.326’ya göre çocuğun oturduğu yer mahkemesidir. Çocuğun sürekli ikamet ettiği şehrin aile mahkemesi bu davaya bakar. Örneğin, çocuk İstanbul’da ikamet ediyorsa İstanbul’daki ilgili aile mahkemeleri yetkilidir.

⏳ Zamanaşımı Süresi

Bu davanın açılması için kanunda özel bir süre öngörülmemiştir. TMK m.324 kapsamında kişisel ilişki kaldırma davası zamanaşımına tabi değildir; gerekçeler oluştuğu sürece her zaman açılabilir. Ancak unutulmamalıdır ki; çocuğun velayet ilişkisi ve kişisel ilişki talebi, çocuğun 18 yaşını doldurmasıyla sona erer. Yani çocuk ergin olduğunda bu dava konusuz kalır. Bu nedenle genellikle çocuğun reşit olmadan önce kaldırma davası açılmalıdır.

🔗 Boşanma Davasıyla veya Diğer Davalarla Birlikte Açılabilir mi?

Kişisel ilişki düzenlenmesine yönelik talepler genellikle boşanma veya velayet davaları sırasında ele alınabilirken, kaldırılma talepleri çoğunlukla boşanma sonrasında yeni bir dava olarak açılır. Ancak çocuğun yararına acil bir durum varsa, boşanma davası aşamasında da gerekli delillerle kaldırma talebi ileri sürülebilir. Örneğin boşanma kararı kesinleşmiş olsa bile, eşlerden birinin davranışı veya çocuğun durumu değişmişse, anlaşmalı boşanma sonrası dahi kişisel ilişki kaldırılabilir. Dolayısıyla bu davanın açılması zamana ve dava türüne bağlı değildir; çocuğun üstün yararı gerektiriyorsa her dönemde talep edilebilir.

📎 Geniş Örneklerle Açıklama

Örnek 1: Ali (baba) ve Ayşe (anne) 2015’te boşandı; Ayşe’ye velayet, Ali’ye kişisel ilişki hakkı verildi. Bir süre sonra Ali’nin alkol bağımlılığı ve çocuk üzerindeki olumsuz etkileri ortaya çıktı. 7 yaşındaki çocuk Cenk’in okul başarısı düştü, anne Ali’nin tehditlerinden korktu. Anne, Ali’nin bu davranışlarının çocuğun eğitimine ve güvenliğine zarar verdiğini gösteren delillerle mahkemeye başvurarak kişisel ilişkinin kaldırılmasını talep etti. Mahkeme, TMK m.324/2 gereği çocuğun huzuru tehlikedeyse kişisel ilişkiyi kaldırabileceği için davayı kabul etti.
Örnek 2: Babası vefat eden Mehmet’in annesi Ayşe hanım, anneannesi Fatma hanıma da izinle kişisel ilişki kurma hakkı tanıdı (TMK m.325). Fatma hanım çocuğun bakımıyla ilgilenirken sonra ağır hastalandı ve ilgisiz kaldı. Mehmet’in sağlık ve eğitiminde aksamalar yaşanınca anne, mahkemeye çocuğun üstün yararı gereği anneannenin kişisel ilişkisinin kaldırılmasını talep etti. Bu durumda mahkeme, anneannenin çocuğa gereken ilgiyi göstermediği yönündeki raporları dikkate alarak kişisel ilişki kararını iptal etti.
Örnek 3: Velayet annenin olan Zehra, her hafta baba Hasan ile düzenli görüşüyordu. Ancak dersleri bozulunca mahkeme arabuluculuk istedi. Yeni düzenlemede sadece iki haftada bir kısa görüşmeye izin verildi. Yargıtay benzer bir olayda, “ayda iki hafta gibi uzun görüşmeler çocuğun eğitimini ve annenin bakım görevini olumsuz etkiler” diyerek daha kısa süreleri uygun bulmuştu. Bu tür somut örneklerde amaç, çocuğun üstün yararı doğrultusunda kişisel ilişkinin niteliğini yeniden belirlemektir.

📚 Yargıtay ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararları

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, bir kararında aile mahkemesinin çocuğun yararını gözeterek görüşme sürelerini belirlemesi gerektiğini vurgulamış; aylık iki haftalık uzun görüşme süresi yerine daha dengeli aralıklarla görüşme verilmesini uygun görmüştür.

Başka bir Yargıtay kararında ise, babaya düzenlenen ceza iddianamesi delili ve çocuğun huzurunu bozacak ifadeleri dikkate alınarak, babayla kişisel ilişki kurulmasını çocukların menfaatine aykırı bulmuştur. Bu tür kararlar, kişisel ilişkinin her zaman çocuğun yararına uygun biçimde düzenlenmesi gerektiğini göstermektedir.

AİHM (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) kararlarında da aile yaşamının korunması devletin pozitif yükümlülüğü olarak kabul edilmektedir. AİHM’e göre ulusal mahkemeler, her olayda çocuğun yaş, sağlık, eğitim ve psikolojisi gibi tüm faktörleri inceleyerek üstün yararına karar vermelidir. Yani Türkiye’de benzer olaylarda da hem Yargıtay hem de AİHM içtihatları, kararların çocuğun yüksek yararını esas alacak şekilde objektif değerlendirmelerle verilmesi gerektiğini vurgulamaktadır.

❓ Vatandaşların En Çok Sorduğu Sorular ve Cevapları

Soru: Kişisel ilişki kaldırma davası açmak için süre sınırı var mı? Cevap: Hayır, kanunda bir süre öngörülmemiştir. Çocuğun 18 yaşına kadar her an dava açılabilir. Çocuk reşit olunca dava konusuz kalır.

Soru: Davayı kimler açabilir? Cevap: Kişisel ilişki hakkı tanınan ebeveyn (örneğin baba veya anne) yanı sıra, TMK m.325’e göre dede veya anneanne gibi üçüncü kişiler de çocuk yararı varsa dava açabilir. Yani babalık hakkı olmayan anne veya babada dava açabilir.

Soru: Dava sırasında çocuğun beyanı alınır mı? Cevap: Evet, özellikle çocuğun idrak çağına (yaklaşık 7 yaş) ulaşması durumunda mahkeme çocuğun isteğini dinler. Yargılama sırasında çocuğun tercihi varsa bunu dikkate alır. Çocuk huzursuz veya korku içindeyse mahkeme uzmandan değerlendirme isteyebilir.

Soru: Anlaşmalı boşanmada da dava açılabilir mi? Cevap: Evet, anlaşmalı boşanma kararından sonra koşullar değişirse kişisel ilişki kaldırılabilir. Yargıtay’a göre boşanma sonrası bile çocuğun aleyhine durum oluştuğunda tek taraflı talep davalardaki kararları değiştirir.

Soru: Bu davada avukatla çalışmak gerekli midir? Cevap: Hukuki sürecin karmaşıklığı ve delil hazırlama gerekliliği nedeniyle bir avukat danışmanlığı önemlidir. Kanun ve usule hakim bir aile hukuku avukatı, dilekçenizi doğru hazırlayarak davayı güçlendirir. Özellikle İstanbul Bakırköy gibi büyük şehirlerde deneyimli bir Bakırköy avukatından yardım almak davanın başarısı için avantaj sağlar.

👨‍⚖ Avukatın Önemi

Kişisel ilişkinin kaldırılması davası, çocuk yararına dayalı karmaşık bir süreçtir. Delillerin toplanması, çocuk psikiyatri raporlarının değerlendirilmesi ve mahkeme ikna edici bir şekilde anlatılması önem taşır. Bu noktada deneyimli bir aile hukuku avukatı devreye girer. Uzman bir avukat, benzer davalardaki içtihatları bilir, gerekli belgeleri eksiksiz sunar ve mahkemede müvekkili en iyi şekilde savunur. Özellikle İstanbul’un Bakırköy bölgesinde faaliyet gösteren bir Bakırköy avukat ile çalışmak, yerel mahkeme teamüllerini de bildiğinden avantaj sağlar. Sonuçta hukuki destek, talebin haklılığını ortaya koyarak olumlu karar alma şansını artırır.

📝 Örnek Dava Dilekçesi

BAKIRKÖY NÖBETÇİ AİLE MAHKEMESİ’NE

DAVACI: Ali ….– T.C. …
ADRES: … İstanbul
VEKİLİ: Av….. (Adres: … Bakırköy/İstanbul, Tel: …)

DAVALI: ……– T.C. …
ADRES: … Ankara

KONU: Çocuğun kişisel ilişkisinin kaldırılması istemidir.

AÇIKLAMALAR:
Davacının davalı ile 2010 yılında evliliğinden 2015 doğumlu Mehmet adlı bir erkek çocukları olmuştur. 2020 yılında davacı Ali ve davalı Ayşe arasında … Nedenine dayalı boşanma davası açılmış ve Bakırköy 2. Aile Mahkemesi’nin 2021/123 Esas sayılı dosyasında tarafların boşanmalarına karar verilmiş, hüküm kesinleşmiştir. Verilen bu karara göre, Mehmet’in velayeti davalı anneye; davacı baba Ali’ye ise her hafta sonu düzenli çocukla görüşme hakkı (kişisel ilişki) tanınmıştır.

Ancak boşanmadan sonra davalı baba Ali’nin ciddi sorunları ortaya çıkmıştır. Davalı, küçüğün eğitiminde aksamalara yol açan şekilde alkol bağımlılığı tedavisi gördüğünü, evde sık sık yüksek sesle tartıştığını, çocuğun psikolojisini bozan sözlü ve fiili şiddet eylemlerinde bulunduğunu beyan etmiştir. Eşler ayrılmadan önce de taraf hakkında açılan 2018/456 K. sayılı asliye ceza davasında, Ali’nin karşısında darp, cinsel taciz vb. suçlardan hüküm verdiği anlaşılmaktadır. Ayrıca 7 yaşındaki çocuk Mehmet, babaya gitmek istemediğini ağlayarak anlatmıştır. Çocuğun güvenliği ve ruh sağlığı bakımından Ali’nin eğitim ve bakım yükümlülüklerini yerine getiremeyeceği kabul edilmelidir.

Görevli mahkemece alınan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Çocuk İzlem Merkezi raporunda da benzer tespitler bulunmuştur. Rapor, davacı babanın sorumsuz davranışları nedeniyle çocuğun korku ve kaygı yaşadığını, eğitiminde geri kaldığını belirtmektedir. Çocuk psikologunun değerlendirmesi de Mehmet’in babasıyla her görüşme sonrasında belirtileri kötüleştiğini göstermektedir.

Tüm bu durumlar, TMK m.324/2 uyarınca kişisel ilişkinin sona erdirilmesini gerektiren hallerdir. Söz konusu maddede, “Taraflardan birinin … ihlali durumunda mahkeme, çocuğun üstün yararı gerektiriyorsa kişisel ilişkiyi kaldırabilir” denilmektedir. Yukarıda açıklanan olaylar çocuğun huzurunu ve yararını tehlikeye düşürdüğünden, Ali … ile Mehmet arasındaki kişisel ilişkinin kaldırılmasına; varsa davalının hukuka aykırı direnmesi halinde geçici olarak tedbiren kişişel ilişkinin kaldırılmasına karar verilmesini talep ederiz.

HUKUKİ DELİLLER: Nüfus kayıt örneği, boşanma kararı örneği, ÇİM raporu, psikolog raporu, tanık anlatımları ve davalıya ait ceza kararları.

SONUÇ VE TALEP: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davanın kabulüne karar verilerek müşterek çocuk Mehmet’in davalıyla kişisel ilişkisinin kaldırılmasını ve yasal masraflar ile vekalet ücretinin davalıdan tahsilini saygıyla arz ve talep ederiz.

DAVACI VEKİLİ
Av.

Comments are closed